وَ الْقِسْمُ الثَّانِى؛ مَا يَدُلُّ عَلَى مَعْنَى الْقُرْبِ وَ يُسَمَّى اَفْعَالَ الْمُقَارَبَةِ وَ لاَ يَكُونُ اَخْبَارُهُا إِلاَّ فِعْلاً مُضَارِعًا، نَحْوُ؛ عَسَى.
وَ الْقِسْمُ الثَّانِى؛ ve ikinci kısım, yani nakıs fiillerin iki kısmından ikincisi, مَا öyle nakıs fiildir ki, يَدُلُّ delalet eder, عَلَى مَعْنَى الْقُرْبِ kurb (yakınlık, mukarebe) manası üzerine, وَ يُسَمَّى ve isimlendirilir, اَفْعَالَ الْمُقَارَبَةِ Efâl-i Mukarebe / Mukarebe Fiilleri diye isimlendirilirler. وَ لاَ يَكُونُ اَخْبَارُهُا nakıs olan mukarebe fiillerinin haberleri olmaz, إِلاَّ ancak olur, فِعْلاً مُضَارِعًا muzari fiil olabilir. Buna misal نَحْوُ؛ gibidir; عَسَى “umulur ki, belki” nakıs fiilidir.
Metnin Toplu Manası; Nakıs fiillerin ikinci kısmı mukarebet manası üzerine delalet eden fiillerdir ve bu fiiller Efâl-i Mukarebe diye tesmiye edilir. Bu mukarebet manasında olan nakıs fiillerin haberleri ancak muzari fiil olabilir. Misal; عَسَى زَيْدٌ أَنْ يَغْفِرَ “Umulur ki Zeyd bağışlanır” gibidir.
Yorum Yaz