Masdar-ı Gayrı Mimî | ||
جَمْعِ | تَثْنِيَه | مُفْرَدْ |
نَصْرَاتٌ | نَصْرَانِ | نَصْرًا |
Masdarlar; Tabii, Yapma ve Mimli olmak üzere 3’e ayrılırlar. Biz emsile-i muhtelifede masdar-ı gayrı mimi ve masdarı mimi olmak üzere iki has masdar göreceğiz. Mimsiz masdarlara çukur masdarlar da denilir. Çünkü bu masdarlar belli bir kıyasa göre değil de Araplardan işitmeye dayalı olduğu için çok kere farklı şekilde masdarlar işitebiliriz. Örneğin وَجَدَ “buldu” mazi fiilinin 5 tane masdarı vardır. Biz bunları kolay kolay kontrol edemeyiz. Kurallı olarak kıyasi bakarsak bir çok masdar vezni de vardır. Bu masdar kavramı zamanla oturacak bir konudur. Okuduğumuz metinlerde karşımıza çıkanı bilelim yeter, kıyıda köşede kalan masdarlarla işimiz yok. Zaten Kuran-ı Hakimde mevcut olan kelimeler ve türevleri bellidir.نَصْرًا Masdar-ı gayrı mimi müfred, manası; Bir yardım etmek. نَصْرَانِ Masdar-ı gayrı mimi tesniye, manası; iki yardım etmek. نَصْرَاتٌ Masdar-ı gayrı mimi cemi, manası; üç ve üçten fazla yardım etmek.
Gelelim birkaç misale; فِعَالَةٌ vezni mimsiz bir masdardır. Buna uygun mevzun تِجَارَةٌ “ticaret”, صِنَاعَةٌ “endüstri”, زِرَاعَةٌ “ziraat” gelir. فَعِيلٌ vezni mimsiz bir masdardır. Buna uygun mevzunlar; رَحِيمٌ “bağışlayıcı olmak”, كَبِيرٌ “büyük olmak”, عَظِيمٌ “Azim olmak”, خَبِيرٌ “haberdar olmak”, سَمِيعٌ “işitici olmak”, بَصِيرٌ “Gören olmak” gibi. Daha detaylısı ilerleyen zamanlarda anlatılacaktır. Ben misalen konunun mantığı anlaşılsın diye örnek verdim. Şimdilik bilelim ki masdarların başında mim harfi olur, mim harfi olmayıp özel vezinlerde olur, yapma masdar olabilir. Yapma masdara misal; اِنْسَانِيَّةٌ “insaniyyet, insanlık”, حُرِّيَّةٌ “hürriyet, özgürlük”, كَمَالِيَّةٌ “kemaliyyet, kemal olma”, عَدَمِيَّةٌ “ademiyyet, yokluk” gibidir. Yapma (sınai) masdarlar, Türkçede sonuna -lık, -lik, -luk, -lük ekleri bitişen isimlerdir. Örneğin; شَمْسِيٌَةُ “şemsiyelik” gibi. Arapçada şems güneş demektir. O coğrafyalarda insanlar şemsiyelerini güneşten korunmak için kullanırlar. Fakat bizler yağmur, kar, tipi gibi hava durumlarında şemsiye kullanırız. Şemsiyelik demek aslında güneşlik demektir. Sonuna -iyyet eki alan arapça kelimeler yapma masdardır. Bir takım masdarlar da asli harfleri haricinde, harf-hareke fonemine uygun olarak bir takım zaid harfler alırlar. Örneğin; قَعَدَ “oturdu” demektir. Bu fiilin masdarı قُعُودًا şeklinde gelir. Fiilin asli harfleri kaf, ayn ve dal iken masdarından zaid bir vav harfi vardır. Bu vav harfi nazarı-ı dikkati celb etmez. İkinci misal; خَرَجَ “çıktı” demektir. Bu fiilin masdarında da aynı şey mevcuttur. خَرَجَ fiilinin masdarı خُرُوجًا şeklinde zaid bir vav harfi ile gelir. Tabi ki bu iki قُعُودًا ve خُرُوجًا masdarları kendi fiillerinin tek masdarı olmayabilir. Araplardan farklı söyleniş tarzlarını işitebilir yahud metinlerde farklı formları da görebiliriz. Bu konu serpiştirilmiş bir konudur. Zamanla, metinler okunarak daha güzel anlaşılır.
Yorum Yaz