وَ يَدْخُلُ عَلَيْهِ النَّاصِبُ فَيُبَدِّلُ مِنَ الضَّمَّةِ الْفَتْحَةَ وَ يُسْقِطُ النُّونَاتِ، سِوَى نُونِ جَمْعِ الْمُؤَنَّثِ، فَتَقُولُ؛ لَنْ يَنْصُرَ لَنْ يَنْصُرَا لَنْ يَنْصُرُوا إِلَخْ… وَ مِنَ الْجَوَازِمِ لاَمُ الْأَمْرِ، فَتَقُولُ فِي أَمْرِ الْغَائِبِ؛ لِيَنْصُرْ لِيَنْصُرَا لِيَنْصُرُوا إِلَخْ… وَ كَذَلِكَ لِيَضْرِبْ وَ لِيَعْلَمْ وَ لِيُدَحْرِجْ وَ غَيْرُهَا. وَ مِنْهَا لاَ النَّاهِيَةُ، فَتَقُولُ فِي نَهْىِ الْغَائِبِ؛ لاَ يَنْصُرْ لاَ يَنْصُرَا لاَ يَنْصُرُوا إِلَخْ… وَ فِي نَهْىِ الحَاضِرِ؛ لاَ تَنْصُرْ لاَ تَنْصُرَا لاَ تَنْصُرُوا إِلَخْ… وَ هَكَذَا قِيَاسُ سَائِرِ الْأَمْثِلَةِ.
وَ يَدْخُلُ ve dahil olur, عَلَيْهِ onun (muzari fiilin) üzerine, النَّاصِبُ nasb edici edatlar, فَ böylelikle, يُبَدِّلُ tebdil olunur, değiştirilir, مِنَ الضَّمَّةِ muzari fiilin son harekesi olan damme, الْفَتْحَةَ fethaya tebdil olunur. وَ يُسْقِطُ ve düşer, النُّونَاتِ nunlar, سِوَى aynı kalır, نُونِ جَمْعِ الْمُؤَنَّثِ cemi müennes nunu. فَتَقُولُ sen dersin ki; لَنْ يَنْصُرَ لَنْ يَنْصُرَا لَنْ يَنْصُرُوا gibi, إِلَخْ ilâ âhirihi, sonuna kadar çek. وَ مِنَ الْجَوَازِمِ ve cezm edicilerden لاَمُ الْأَمْرِ emir lâm’ı dahil olur, فَتَقُولُ sen dersin ki; فِي أَمْرِ الْغَائِبِ emri gaib sigası için, لِيَنْصُرْ لِيَنْصُرَا لِيَنْصُرُوا gibi, إِلَخْ ilâ âhirihi, sonuna kadar çek. وَ كَذَلِكَ bunlar eş olarak aynı şekilde لِيَضْرِبْ ve وَ لِيَعْلَمْ ve وَ لِيُدَحْرِجْ dersin, وَ غَيْرُهَا bunlardan başkalarını da dersin. وَ مِنْهَا ve cezm edicilerden لاَ النَّاهِيَةُ، cezm edicilerden lâ-yı nahiye de muzari fiile dahil olur, فَتَقُولُ ve sen dersin; فِي نَهْىِ الْغَائِبِ nehy-i gaib sigası için, لاَ يَنْصُرْ لاَ يَنْصُرَا لاَ يَنْصُرُوا gibi, إِلَخْ ilâ âhirihi, sonuna kadar çek. وَ فِي نَهْىِ الحَاضِرِ ve cezm edici olarak emr-i hazır da gelir, لاَ تَنْصُرْ لاَ تَنْصُرَا لاَ تَنْصُرُوا gibi, إِلَخْ ilâ âhirihi, sonuna kadar çek. وَ هَكَذَا böyledir, سَائِرِ الْأَمْثِلَةِ diğer misallerde olan.
Metnin Toplu Manası; Fiil-i muzarinin başına nasb edici edat (en, len, key ve izen) geldiğinde, damme olan son harekesi fethaya döner. Çünkü bu edatlar nasb eder. Ve cemi müennes nunu aynı kalmak kaydıyla tüm nun harfleri fiil-i muzariden düşer ve لَنْ يَنْصُرَ لَنْ يَنْصُرَا لَنْ يَنْصُرُوا dersin. Fiil-i muzarinin başına cevazımdan emir lâmı geldiği zaman ise لِيَنْصُرْ لِيَنْصُرَا لِيَنْصُرُوا dersin. Aynı şekilde لِيَضْرِبْ “vursun” ve لِيَعْلَمْ “bilsin” ve لِيُدَحْرِجْ “yuvarlasın” gibi emr-i gaib fiilleri ve başkalarını söyleyebilirsin. Ve yine nehy-i gaib için muzari fiilin başına la-yı nahiye gelir ve sen لاَ يَنْصُرْ لاَ يَنْصُرَا لاَ يَنْصُرُوا dersin. Aynı şekilde la-yı nahiye ile emr-i hazır yapılarak لَا تَنْصُرْ لاَ تَنْصُرَا لاَ تَنْصُرُوا dersin. Diğer nehy-i gaib ve hazır sigaları da böyledir.
Muzari fiili nasb edenler | |||
أَنْ | لَنْ | كَىْ | إِذَنْ |
Yorum Yaz