فتحت فاعلة، نحو: بَلَغَنِى أَنَّكَ قَائِمٌ. مفعولة، نحو: عَلِمْتُ أَنَّ زَيْدًا قَائِمٌ. مبتدأة؛ نحو: عِنْدِى أَنَّكَ قَائِمٌ. و مضاف إليه؛ نحو: إِجْلِسْ حَيْثُ أَنَّ زَيْدًا جَالِسٌ. و بعد لو؛ لأنه فاعل، نحو: لو أَنَّكَ قَائِمٌ لكان كذا أي لو ثبت قيامك. و بعد لولا، لإنه مبتدأ، نحو: لولا أَنَّكَ ذَاهِبٌ، لكان كذا. أي لولا ذهابك موجود. و بعد ما المصدرية التوقيتية، لأنه فاعل لإختصاص ما المصدرية بالفعل. نحو: إِجْلِسْ ما أَنَّ زَيْدًا قَائِمٌ. أي ما ثبت أَنَّ زَيْدًا قَائِمٌ بمعنى مُدَّةِ ثبوتِ قيامِ زيدٍ. و بعد حروفِ الجر، نحو: عَجِبْتُ من أَئَّكَ قَائِمٌ. و بعدَ حَتَّى العاطفة للمفرد، نحو: عَرَفْتُ أُموركَ حتى أَنَّكَ صالح. و بعدَ مذ و منذ، نحو: ما رَأَيْتُهُ مذ أَنَّكَ قَائِمٌ.
1. Fail Olduğu Zaman; بَلَغَنِى bana ulaştı, أَنَّكَ قَائِمٌ senin ayakta oluşun (Senin ayakta olman bana ulaştı –haberi geldi-). Elif nun maddesi, ismi (örneğe göre كَ zamiri) ve haberi (örneğe göre قَائِمٌ fiili) ile birlikte masdara tevil edilince (yani örneğe göre senin ayakta oluşun, olman manası itibariyle masdar manası ortaya çıkınca), nasb eden edatın (elif nun maddesinin) fethalanması vaciptir. Bu terkipteki أَنَّكَ قَائِم lafzı, قِيَامُكَ şeklinde masdarla müevvel olup بَلَغَ fiilinin failidir. Bu nedenle başlarında bulunan elif nun maddesi fethalanmıştır. Bir misal; Casiye suresinin 32. Ayet-i kerimesinde; وَ إِذَا قِيلَ إِنَّ وَعَدَ اللهِ حَقٌّ [kafirler için] Muhakkak ki Allah-u Teala’nın vaadi haktır denildiğinde… Bu ayette elif nun maddesi kesralıdır. Eğer elif nun maddesi ismi (ayete göre وَعَدَ اللهِ) ve haberi (ayete göre حَقٌّ) ile birlikte قَوْلْ (bir söz, laf) maddesinin naib-i faili olarak vuku bulursa o halde kesralanması vaciptir, Elif nun maddesinin, ismi ve haberi ile naib-i fail konumunda olmasına misal; عُلِمَ أّنَّ زَيْدًا قَائِمٌ (Zeyd’in ayakta oluşu bilindi).
2. Meful Olduğu Zaman; عَلِمْتُ أَنَّ زَيْدًا قَائِمٌ (Bildim ki, muhakkak ki Zeyd ayaktadır). Bu terkibte أَنَّ زَيْدًا قَائِم lafzı, قِيَامُ زَيْدٍ şeklinde masdarla müevvel olup عَلِمَ fiilinin mefulüdür. Bu nedenle elif nun maddesi fethalanmıştır.
3. Mübteda Olduğu Zaman; عِنْدِى أَنَّكَ قَائِمٌ (Senin ayakta oluşun benim katımda vakidir). Bir elif nun maddesi, ismi ve haberi ile birlikte masdara tevil edilerek mübteda olursa, böyle bir mübtedanın muahhar olması, haberininde mukaddem olması gerekir. عِنْدِى أَنَّكَ قَائِم terkibindeki أَنَّكَ قَائِم lafzı قِيَامُكَ şeklinde masdarın tevilinde olan muahhar bir mübtedadır. Mahallen merfudur. Ya-i mütekellime izafe edilen عِنْدَ lafzı vucuben hazf edilmiş müteallakının yerine geçirilen bir zarf-ı müstekardır. Muahhar mübtedanın mukaddem haberidir. Efal-i ammeden كَانَ gibi bir fiildir.
4. Muzafun İleyh Olduğu Zaman; إِجْلِسْ حَيْثُ أَنَّ زَيْدًا جَالِسٌ (Zeyd’in oturduğu yerde otur). Bu terkibte أَنَّ زَيْدًا جَالِسٌ lafzı جُلُوسُ زَيْدٍ şeklinde masdarla müevvel olup muzaf olan حَيْثُ kelimesinin muzafun ileyhidir. Mahallen mecrurdur. Bu şekilde elif nun maddesinin ismi ve haberi muzafun ileyh konumunda olunca, elif nun maddesi fethalanır.
5. لَوْ (eğer ki) Kelimesinden Sonra; لو Kelimesini takip eden elif nun maddesinin fethalanması vaciptir. Ne için vaciptir?لأنه çünkü o (yani لو kelimesinden sonra vaki olan lafız), فاعل faildir. Yani mahzuf bir fiilin failidir. Çünkü şart kelimelerinden olan لو kelimesi ya zahirde veya takdirde ancak fiil üzerine dahil olur. Kendisinden sonra bir fiil zikredilmemiş ise takdir edilir. لَوْ أَنَّكَ قَائِمٌ لكان كذا (Eğer ayakta olsaydın elbette şöyle olurdu). Bu terkipteki أَنَّكَ قَائِمٌ lafzı masdarla müevveldir. Bahsi geçen örnekte mahzuf fiil وَقَعَ، ثَبَتَ gibi bir fiildir. أي yani bu mahzuf fiilin takdiri ve elif nun maddesinin ismi ve haberi ile birlikte masdara tevili şöyledir;لو ثبت قيامك “Eğer senin ayakta oluşun (kıyamın) sabit olsayıdı” şeklindedir. Mezkur misalde fiil mahzuftur.
6. لَوْلَا Kelimesinden Sonra; لولا Kelimesini takip eden elif nun maddesinin fethalanması vaciptir. Ne için vaciptir? لأنه Çünkü o (yani لولا kelimesinden sonraki lafız), مبتدأ mübtedadır. لولا أَنَّكَ ذَاهِبٌ لكان كذا (Eğer senin gidişin olmasaydı, elbette bu olurdu). Bu terkipteki أَنَّكَ ذَاهِبٌ lafzı masdarla müevveldir ve mübtedadır. Bu mübtedanın haberi vucuben hazf edilmiş موجود gibi bir fiildir. أي yani; elif nun maddesinin ismi ve haberi ile birlikte masdara teviliلولا ذهابك موجود “Eğer senin gidişin mevcut olmasaydı” şeklindedir.
7. Ma-i Masdariyye-i Tevkıtiyye (Vakitlendirmeye Mensub Olan ما المصدرية)’den Sonra; ما المصدرية التوقيتية ‘yi takip eden takip eden elif nun maddesinin fethalanması vaciptir. لأنه çünkü o (ma-i masdariyye-i tevkıtiyye’den sonraki lafız), فاعل faildir, لإختصاص mahsus olduğu için faildir.ما المصدرية ma-i masdariyye’ye ait olduğu için, بالفعل fiile. Hülasa: Ma-i masdariyyeden sonra gelen lafız fiildir, çünkü ma-i masdariyye fiile aittir. Mezkur bahse misal; إِجْلِسْ ما أَنَّ زَيْدًا قَائِمٌ (Otur, (öyle otur ki] Zeyd’in ayakta olduğu müddetçe). Bu terkipteki أَنَّ زَيْدًا قَائِمٌ lafzı masdarla müevveldir. Mahzuf ثَبَتَ fiili, faili ile birlikte ما’i masdariyyenin sılasıdır. ما kelimesi sılası ile beraber masdarla müvveldir. Zaman üzerine delalet eden مُدَّةَ lafzının takdiri ise إِجْلِسْ fiilinin zarfıdır. Mahallen mensuptur. أي yani, mahzuf fiil şöyle takdir edilir; ما ثبت أَنَّ زَيْدًا قَائِمٌ “Zeyd’in ayakta sabit olması” Burada mahzuf مُدَّةْ lafzı zikredilince: إِجْلِسْ مُدَّةَ ما ثَبَتَ أَنَّ زَيْدًا قَائِمٌ “Zeyd’in ayakta sabit olduğu müddet kadar otur” şeklinde olur. Bu ise بمعنى manasındadır, مُدَّةِ ثبوتِ قيامِ زيدٍ “Zeyd’in ayakta olma müddeti” manasındadır.
8. Harf-i Cerrlerden Sonra; عَجِبْتُ مِنْ أَنَّكَ قَائِمٌ (Senin ayakta oluşun hoşuma gitti). Harf-i cerlerden sonra gelen elif nun maddesi fethalanır. عَجِبْتُ lafzında bulunan عَجِبَ fiil-i mazidir. Lafzen sükun üzere, takdiren fetha üzere mebnidir. İrabtan mahalli yoktur. ت merfu zamirdir, fiilin failidir. عَجِبَ fiili, faili ile birlikte cümle-i fiiliyye-i maziyye-i ihbariyyedir. ك kelimesi zamir-i mensub-u muttasıldır. Fetha üzere mebnidir. Mahallen mensubtur. أَنَّ kelimesinin ismidir. قَائِمٌ kelimesi lafzi bir zamme ile merfudur. أَنَّ kelimesinin haberidir. ك kelimesi, قَائِمٌ kelimesi ile birlikte isim cümlesidir. İrabtan mahalli yoktur. Bu cümle أَنَّ kelimesinin sılasıdır. Yani أَنَّ kelimesinin masdara tevil ettiği bir cümledir. أَنَّ kelimesi, ismi (ك zamiri) ve haberi (قَائِمٌ kelimesi) ile birlikte masdarla müevveldir. Mahallen mecrurdur. مِنْ harfi cerinin cerr ettiği müvvel bir isimdir. Car ve mecrur (من + أَنَّكَ قَائِمٌ), عَجِبَ fiiline mütealliktir. مِنْ harfi cerinin mecruru olan أَنَّكَ قَائِمٌ lafzı, عَجِبَ fiilinin mefulün bih gayri sarihi olması nedeniyle mahallen mensubtur.
9. Müfred Bir Lafzı Atfedici حتى ‘dan (حَتَّى العَاطِفَةُ للمفردِ) Sonra; عَرَفْتُ أُموركَ حتى أَنَّكَ صالح (Senin işlerini bildim, hatta salih olduğunu da..). hatta-i atıfa, ancak müfredi müfred üzerine atfeder. Cümleyi cümle üzerine atfetmez. حتى kelimesinden sonra bir cümle zikredilirse bu حتى kelimesi hatta-i ibtidaiye olur. Bu terkibin masdara tevili şöyledir; عَرَفْتُ أُمُورَكَ حتى صَلَاحَكَ “Senin işlerini de salih oluşunu da bildim”
10.مذ ve منذ’den Sonra; ما رَأَيْتُهُ مذ أَنَّكَ قَائِمٌ (Sen ayakta olduğun müddetçe onu görmedim). Harfi cer olan مذ ve منذ kelimelerinden sonra vaki olan أَنَّ kelimesi sılası ile birlikte zaman üzerine delalet eden ve mukadder olan bir lafzın (زمن) muzafun ileyhi olur. مذ ve منذ kelimelerinden sonra elif nun maddesi hem kesralı hemde fethalı olabilir.
Allah razi olsun kardes